27 Haziran 2010 Pazar

Hikayenin Başlangıcı (Vespa 150 /1963)

Herşey 7 yaşımda başladı. Babam yakın bir arkadaşından ödünç aldığı beyaz renkli klasik bir Vespa’yı eve getirmişti. Kardeşimle birlikte heyecan içinde sırayla babamın arkasında sadece 2’şer dakikalık kısa bir mahalle turu atabilmiştik. Sonra ertesi gün Vespa sahibine geri döndü ama o tatlı, yağla karışık benzinin kokusu zihnimin bir köşesinde yıllarca korundu. Hastalık üniversite yıllarımda elime ilk işimden geçen birkaç kuruş ile birlikte tekrar nüksetti ve ilk Vespa mı aldım. Sıçan kuyruğu gri bir PX’ 200. Sonrasında farklı model ve kategorilerde birçok motorum oldu ama klasik bir Vespa sahibi olmak fikri her zaman aklımın bir köşesinde dönüp durdu. Ta ki 2004 senesine kadar. Motorumu götürdüğüm tamirhanenin sahibi Şile’de yıllardır görmediği eski bir müşterisinin adresini verdi ve aradığım motorun bu kişide, satılık durumda olabileceğini söyledi. İlk müsait zamanımda motora atlayarak verilen adrese gittim. Adres Şile’den 25 km. uzakta orman köylerinden birine aitti. Güçlükle de olsa köyü ve motorun sahibini sora sora buldum. 1963 model Vespa 150, bir köy evinin ahırında eski eşyaların, saman ve odunların arasından bana bakmakta idi. Çok kirli, çürük, eziklerle dolu; bakımsız durumda idi. Üstelik yaşlı sahibi tarafından yıllar önce fırça ile komik bir mavi renge boyanmıştı. Çalışabileceğine dair hiçbir umut vermiyordu ama ilk görüşte sevmiştim bu ufak tefek klasiği. Tüm ana parçaları üzerinde gözüküyordu. Ne yazık ki o gün motorun sahibi Mehmet Amca ile fiyat konusunda anlaşamadık. Anlaşsak da motoru yanımda götüremeyeceğim için buruk bir şekilde ayrıldım bu ilk ziyaretimden. Sonrasında geçen bir yıl süresince daha iyi durumda başka bir motor bulmaya çalıştım ve mavi ufaklığın varlığını geçen her klasik Vespa sohbetinde meraklılardan sakladım. Bir yıl sonunda dayanamayarak Mehmet Amcayı bir defa daha aradım. Mehmet amca artık çok yaşlandığını ve motoru daha fazla muhafaza edemeyeceğini söyleyerek bu sefer teklifimi kabul etti. Eksik evrakların tamamlanması 15-20 günü buldu. Sonrasında güneşli ve soğuk bir Ekim sabahı uygun bir araç bularak mavi rengi solmuş, tekerlekleri yarılmış örümcek ağları içindeki klasiği 7-8 yıldır saklandığı ahırdan çıkararak İstanbul’a getirdim. Vespa’nın ahırdan çıkma anı, Discovery Channel da yayınlanan araba toplama programlarındaki gibi bir andı.

Sonrasında geçen birkaç ay içinde babam ile birlikte küçük hoby dükkanımızda motorun eksiklerini belirlemeye ve restorasyon öncesi aracı çalışır duruma getirmeye uğraştık. Klasik Vespa restorasyonuyla ilgili internet sitelerinden, işe başlamanın en iyi yolunun öncelikle eksik parçaları toplamak olduğunu öğrendim. Parçaların tümünü iş seyahatlerim sırasında ve internetten sipariş vererek farklı ülkelerden toplamak bir yıldan fazla zamanımı aldı. Motorun yeni selesini, tekerleklerini, şase-motor parçalarını A.B.D’den, irili ufaklı birçok gövde parçası ve aksesuarı Tayland’dan, jantlarını Almanya dan, kadranının Kanada’dan getirdim. Motorun en önemli parçalarından biri olan ön çatalı da maalesef hasarlı durumdaydı. Bu parçanın yenisini ancak, bu model motorların geçmişte çok kullanıldığı Hindistanda, bir üreticide bulabildim. Karşılıklı yazışma ve telefon görüşmelerimiz; parayı nasıl yatırayım, parçayı nasıl göndereceksin, gönderdim, gerçekten yolda, geliyor, parça geldi derken geçen süre 1 yılı buldu. Hintlilerle ticari bir faliyette bulunmak, dünyanın herhangi bir yerinden mal almaya pek benzemiyor. Sonunda Hintli üretici, ısrarım ve sabrım karşısında pes ederek istediğim didon çatalını bana hediye olarak ücretsiz gönderdi ve bir daha bu konuda kendisini aramamamı rica etti.

Restorasyon için gerekli parçaların büyük kısmı tamamlanınca motoru babamla birlikte sökmeye başladık. Kumlama arkasından şase, 2 aylık uzun bir kaporta-boya aşamasından geçti. Motorun 1963 senesinde İtalya Pondetera’daki fabrikasından çıktığı renk kodunu internet bloglarından bulmam ise başlı başına bir hikaye. Boya öncesinde dünyanın çeşitli ülkelerinden temin ettiğim tüm parçaları babam özenle yerlerine alıştırdı ve şase yeni delik işlemlerini gerçekleştirdi. Hasarlı ön takımı gelen parçalar ile yenilemek ise en uzun aşamalardan biriydi. Sonunda geçen yaklaşık 2 yıllık sürecin sonucunda, bir restorasyon projesinin en keyifli bölümü olan motoru bir araya toplama aşamasına geçtik. Motorun tüm yeni elektrik aksamının şemasını, montajını internet sitelerinden ve yabancı bloglardan öğrenmem 1 ayımı aldı. Babam Rolls Royce fabrikasındaki bir usta hassaslığında tüm parçaları ve motoru boyaya hasar vermeden yerlerine yerleştirdi. Tüm birleştirme süreci motor ayarlarıyla birlikte 2 ayı buldu. Tüm zorluklarına rağmen geçen sürecin her dakikası çok eğlenceliydi. Ben işim nedeniyle bu sürecin maalesef bir bölümüne katılabildim. Ama sağ olsun babam ilerlemiş yaşına rağmen sabır ve özveriyle neredeyse bir usta detaycılığında motoru bir bulmacayı çözer gibi bir araya getirdi.

Geçen 2 yıl ve yüzlerce saat el emeği sonrasında “Bella İtaliana” (Güzel İtalyan) tekrar yollardaydı. Sonrasında fotoğraflarını çekenler, yoldan çevirenler, ilginç satın alma tekliflerinde bulunanlar, gençliğinde sahip olduğunu belirterek anılarını, kendi motorlarını anlatanlar ve daha nice ilginç yol hikayesi. İlk restorasyonla başlayan Vespa hobim, toplamda 2’si klasik olmak üzere 4 motora varan mütevazi bir koleksiyona sahip olamama neden oldu. Böyle bir restorasyon projesine kalkışacak tüm Vespa severlere önerim; sabırlı olmaları, operasyonu uzun bir sürece yaymaları ve geçen zamanın keyfini sürmeleri. Kısa sürede gerçekleştirilmeye çalışılan restorasyon projeleri çok masraflı olabiliyor.

Ben, hayalini kurduğum klasik Vespaya kavuştuğum bu restorasyon projesinde, ücretsiz amatör profesyonel bir ustaya sahip olduğumdan dolayı çok şanslı idim. Kendi efsane hayal motoruna kavuşmak isteyen tüm klasik meraklılarına tavsiyem :

“Klasik Vespalar Asla Ölmez,

Yeter ki Siz Onları Canlandırmanın Bir Yolunu Bulun”





















Classic Vespa Lovers Blog Açıldı !


Merhaba;
Bugün itibariyle Classic Vespa Lovers Blog'umu hayata geçiriyorum. Bu blog'un tek amacı benim gibi klasik motorsiklet tutkunlarını ama özellikle klasik Vespa sevenleri bir araya getirmek.